4 Şubat 2010 Perşembe

KELLİK;KADER DEĞİL BİR YAŞAM BİÇİMİ..

Daha başlığı görür görmez homurdanmaları duyar gibiyim.İnanın bana,kesinlikle kendini tatmin etmek için saçma sapan bir züğürt tesellisine başvurmaya ihtiyaç duymadım şu güne kadar.Benim asıl zorum,saçları seyrelen ve dökülen insanların sürekli toplum içerisinde birbirinden seviyesiz esprilere maruz kalmaları ve aslında belli başlı bazı gerçeklerin gözden kaçmasıdır.Çok ciddi bir giriş yaptım farkındayım sevgili okurlarım ama gına geldi.Yeter artık ne kadar sırma saçlı insan varsa,kız erkek ayırt etmeden alayına isyan moduna girmeme adeta ramak kaldı.

Biraz soluklandıktan ve bir adet sigara içtikten,hatta ntv spor'da da fransa ligi özetlerini izledikten sonra konuya isyanımın temellerine iniş yaparak girmeye karar verdim çok sevgili okurlarım.

Bundan yıllar,yıllar önceydi.Altunizade'de ilahiyat fakültesinin önünden,adeta ikinci evim olan Capitol alış-veriş merkezine doğru ilerlemekteydim.Gençtim,hayallerim,hayata dair ümitlerim vardı.Herşeyden evvel,saçlarım vardı.Evet hemde o kadar çok saçım vardı ki,kanımca benım haricimde iki insana daha yeterli olabilirdi.Ense hizasında bulunan saçlarım o kadar güzel ve o kadar dalgalıydı ki,şu blendax reklamlarında kazaya sebebiyet veren kızlar yanımda halt etmişti(saç konusunda tabi ki..).

Saçlarımı savura savura yürürken, bir ara istemeden elimi attım şakağıma doğru.Hafiften esen rüzgar,saçlarımı görüş açımı kapatacak derecede hoyratlaştırmış,o kadar da vahşileştirmişti o masum yüzümü.Tam düzeltirken,karşıdan,muhtemelen 35-40 yaşlarında,abla ile teyze kavramları arasında sıkışmış kalmış bir bayan bana doğru yaklaşıyor,hayranlık dolu bakışlarını benden alamıyordu.Sakın yanlış anlamayın baldan tatlı okurlarım,hikayenin gidişatı her ne kadar erotik film tadında olsa da, devamı hiçde öyle değildi.Bayan yanıma usulca yaklaştı, "saçlarınıza ne ile bakım yapıyorsunuz" diye sordu.O zamanların verdiği utangaç çocuk tavrı yüzünden "hebelehübele" die kekelememin sonucunda,bayan kaçarcasına uzaklaştı ve tarihin tozlu sayfalarına kendini bırakmış oldu.

O anda beynimde bir şimşek çakmıştı.Benim saçlarım,karşı cinsi dahi kıskandırıcak derecede güzeldi ve sonsuza dekte öyle olacaktı.Capitole doğru giderken,içimde çocukça bir sevinç ve babamın sürekli " çok oynama,dökülücekler sonra.." lafına alaycı bir yaklaşım vardı.İşte bu kibir,çok acımasız bir gerçeği gözden kaçırmama sebep olmuştu.

Bizim sülalenin erkeklerinin yüzde doksanı keldi ve genetik bilimi çok ama çok acımasızdı.O kadar acımasızdı ki bu gariban,yeni yetme gence bir seçme şansı dahi tanımamıştı..

İşte o günlerden bu günlere çok şey değişti.Her ne kadar kafam hala Atatürk hava limanı pisti kıvamında olmasa da, tam merkez kısmında yangın çıkmış ama kenarlara bir şey olmamış belgrad ormanlarını andırmıyor desem yalan sölemiş olurum.He peki sorun bana bu halinden pişmanmısın diye,hadi sorun sıkıyosa.. Alacağınız cevap koskoca bir hayır olur.

Diyeceksiniz ki neden.. ?

Birincisi;erkek tipi bildiğimiz kelliğin en baba nedeni,siz saçları dökülmeyen,fırça saçlı arkadaşlarımızdan daha fazla erkeklik hormonuna sahip olmamızdır. Bu bahsi gecen testesteron hormonu o derece fazladır ki,normal şartlarda işe yaramayan bir enzimle birleşip saç köklerine öldürücü bir etki gösterir. Ensedeki saçlar bu enzim ve testesteron birleşiminden etkilenmezler ancak tepedeki hassas saç köklerimiz,bu aşırı erkeksi tavrımıza dayanamaz ve dökülür.Eee benim bayram şekeri kadar tatlı okurlarım boşuna dememişler demi "keller,her tötü eller.." diye.Sakın üzülmeyin benim seyrek saçlı kardeşlerim.Bir çoğunuz,o saçlarını savura savura ortalarda dolanan Behlül'den daha erkeksiniz.Kim tutar sizi..

İkincisi;aslında çok açık ve nettir.Belli sıkıntılardan,dertlerden,düşüncelerden kendini alamamıştır insan ve dolayısıyla bundan ilk tepedeki saç kökleri etkilenir.Yolda yürürken,düşünceli düşünceli dolanan ve saçı seyrek bir insan mı gördün,hemen makaraya alma "puhahahaha tipe bak" diye.O kardeşim ki dertlidir,düşüncelidir,hayatın yükü omuzlarındadır,duygusaldır ve hassasdır.Bu derece duyarlı olduğu toplum,onu kimbilir nası bi mizah malzemesi yapmıştır.Canım kardeşim benim,kelinden öpüyorum seni..

Üçüncü neden ise sadece bir cümleyle özetlenebilir aslında."Maden olan yerde,ot bitmezmiş".O kardeşim ki saçsızdır ama zehir gibi bi beyine sahiptir.O sanatçıdır, o bilim adamıdır,ilim irfan uğruna dökmüştür saçlarını,o kafa yorar, o düşünür, o yorumlar.O bu toplumun aydınlık yüzüdür aslında ama saçı olmadığı için dalga konusu olmaya mahkumdur kendini bilmez bazı ortamlarda.Çok duygulandım şu an sevgili okurlarım.

Son neden ise aslında yukarıda bahsettiğim nedenlerin toplamında ortaya çıkan ve kendi gelişim sürecimde de gözlemlediğim bir durumdur.Ne yaparsanız yapın asla saçları seyrelmiş ve oturaklı yüz hatlarına sahip insanların karizmasına ulaşamassınız.Onlar çok erkeksidir,ağır başlıdır,beyfendidir,entellektüeldir.Bunların üstüne birde düzgün bir vücut eklendimi,o artık ınsan vasfından çıkmış,karşı cinsin gözünde ilahlaşmaya doğru adım adım ilerlemektedir.Söyleyin bana,bir jack nicholson,bir fatih terim,bir vin diesel ve bir bruce willis'deki karızma kimde var he dostlar.

Yine bir yazının son kısmına geldik canım ciğerim okurlarım.Benim at yelesi gibi saçları olan arkadaşlarım umarım kırılmamışlardır,asla zorum onlarla değil,bütün derdim kellikle dalga geçen seviyesiz tiplerledir.Şunu asla unutmayınız ki,Tanrı,bir şeye benzemek için kıla tüye ihtiyacı olmayan insanlara bu hediyeyi verir.İlk başta alışamazsınız,gerçektende zor bir süreçtir.Ama bir yerden sonra farkedersiniz ki herşey olacağına varır ve siz önüne geçilemeyecek bir karizmanın ilk adımlarını,saçlarınızı dökerek atıyorsunuzdur.

Sakın korkmayın.Kafa şekliniz,hem içeriden hemde dışarıdan,bütün bu zorluklara göğüs gerecek
donanıma zaten doğuştan sahiptir.Çünkü kellik;kader değil,bir yaşam biçimidir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder