3 Şubat 2010 Çarşamba

ÖNCE BİR TANIŞALIM AMA DEĞİLMİ..

Merhaba sevgili okurlarım.Hani adettendir ya, bende bu blog alemine yeni giriş yapan bir şahsiyet olarak önce sizlere kendimden bahsetmek,bir nebze kendimi sizlere tanıtmak istedim.Merak etmeyin,az bucuk tuhaf ve yer yer komik olan hayatımı elimden geldiğince sempatik bir dozda anlatacağım.Malumunuz önce bir beni tanıyın,bir kaynaşalım,köprüleri kuralım vs vs..

Taa 1982 yılında,24 haziran'da,82 dünya kupasının yarı final maçının oynandığı ve aynı anda ramazan ayının ilk günü olduğu gece annemin sancılanmasıyla başladı herşey.Gerçekten atraksiyonlu bir doğum operasyonu sonucunda( bana anlatılanlara göre bu doğumda ayrı bi yazı konusu olucak kadar kapsamlıdır)5 kilo 250 gram boyutlarında,tabir-i caizse bir anadolu tosunu olarak dünya'ya gelmiştim.Aile,nurtopu gibi bir erkek evlatlarının daha olmasının mutluluğuyla kendinden geçmiş,adeta zafer sarhoşu olmuşken,akıllara sonradan gelen bir soru bütün bireyleri derin bir düşünceye itmiş ve fikir ayrılıklarına düşürmüştü.Bu insan güzeli yavrucağın ismi acaba ne olacaktı.. ?

Zamanın etkisiyle biraz milliyetçi (ama asla faşist değil) biraz dindar(ama asla dinci değil) aile ortamından çok enteresan 2 fikir çıkmıştı.Birincisi güzel annemin,güzel aklına nerden geldiyse Zeynel Abidin'di. El kadar yavrucağa böyle bir isim koymaya çalışma gafletine nası düştüğünü bugün bile hala anlayamadığım annemin önerisi geri çevrilmişti.Çünkü mübarek ramazan ayının ilk günü doğmuştum ve dolayısıyla hayırlı bir evlat olabilmem için adımında Ramazan olması gerekiyordu." ooh ramazana'da girdik " türünden rezil esprilere maruz kalma ihtimalimi kimse ama kimse düşünemiyordu.

Aile'nin daha milliyetçi kanadını oluşturan dayılarım ve babam işe el atmışlar ve herkesi bastırmışlardı. Olaya 32 yaşında askerde olan babam (lütfen yadırgamayın bu olay bizde genetik) son noktayı koymuş ve bu çocuğun adı Kürşat olucak demişti.Öylede oldu ama hayatım boyunca yığınla spastik esprilere maruz kalmama engel olamamıştı.(Kürtaj, kürş-at,kür-kür.. ki en iğrenci kürtajdı hakkaten..)

Çocukluğumda hemen hemen herkesin çocukluğu gibiydi ama bende bir tuhaflık vardı. Daha el kadar bi yavrucakken bile istiklal marşının ilk iki kıtasını ezbere biliyodum,arabaların plakalarını okuyabiliyordum, haritada her ülkenin yerini bulabiliyordum,başkentlerini ezbere biliyordum,başbakanlarını ezbere biliyordum.Genelde çocuklar sokaklarda misket oynarken,birbirlerini kovalarken,serserilik,zibidilik yaparken(ben o yaşlarda yapamadım ya nası içimde kalmış..)ben evde kitap,ansiklopedi okuyordum,kompozisyonlar,yazılar yazıp şu zamanki yarı apaçi yarı entellektüel kişiliğimin temellerini atıyordum.Bu şekilde içime kapanık,kabuğumu kıramamış bir halde ilkokuldan başlamıştım,liseden çıkmıştım.Ama asıl macera liseden sonra başlamıştı.

İlk senemde üniversiteyi kazanamamıştım. Açıkcası bende işin ciddiyetinde değildim ve başarılı bir öğrencilik hayatının ÖSS'de çok bir faydasının olmadığını orada anlamıştım. Zaten üniversite hayatımın ne kadar çalkantılı geçeceği ilk sınava girdiğim seneden belliydi çünkü sorular çalınmış ve artık sokaklara düşmüştü.

Büyük hayallerle hazırlandığım ikinci senemde Kocaeli üniversitesini kazanmış ve hakkaten derin bir ooooooohh çekmiştim. Tamam diyordum bütün dertler bitti yaşasın özgürlük,ortam,karı-kız vs vs..İşte bütün o özgürlük ve isyankar havanın verdiği gazla saçlar uzamıştı,tarz ise iddalı bir havaya bürünmüş ve gothic olmuştu(bugün beni tanıyanlar hala ınanamıyorlar ama gerçekten öyleydi).Kurduğum bu bütün güzel hayaller,daha İzmit'e gittiğim ilk gün yerle yeksan olmuştu.Okul adına gördüğüm yer,sanayi sitelerinin ortasında kalmış ve ölü bir şehri andıran prefabrikler yığınıydı.Yıkılmıştım.Nerdeydi ortam, nerdeydi karı-kız ve nerdeydi o üniversite havası.. ? Şu an yazarken bile duygulandım,içime iki damla gözyaşı akıttım inanırmısınız..

2000-2003 arası bu prefabrikler yığının arasında benım kabuğumu kırmam ve kötü çocuk olmayı seçmemle geçti. Çok detaya inmeyeyim ama bugün nacizhane bi kaç güzel huyum varsa, o günden aldığım kötü tecrübelerimin sonunda meydana çıkmışdır.Çok insanı üzdüm,çok insanı kırdım,eğlendiğim zamanlarda oldu ama hepsinden önemlisi ciddi ciddi hayatı tanıdım. Biraz geç olmuştu belki ama bende serseri,zibidi,it-kopuk türünde bir yaratık olmayı başarmıştım.Ama eğitim hayatım hiç bir zaman orayı kabullenemedi ve sonuç olarak ayrılık vakti geldi,çattı.(çat!)

Hakkaten kötü günlerdi.Tipsiz,obez derecesinde şişman,herkesle problemli ve yalnız bir adamdım.Dünya ile çok ciddi bir zorum vardı sanki.

Bütün bu kötü günlerin sonucunda aileyle birlikte ciddi ve bir o kadar da riskli bir karar alınmıştı.Yeniden öss'ye girecektim ve ne olursa olsun İzmit'i terk edecektim.Sonuç itibariyle öyle'de oldu ve İstanbul Ticaret Üniversitesi(bilerek baş harfleri büyük yazdım,hala itüde okuduğumu sanan salak akrabalarım var) bilgisayar mühendisliğini kazandım.Hazırlıktı,1,2,3,4 ve 4.5 derken diplomamı alacağım günlere artık fazla bir şey kalmamıştı. kısacası 20 yıllık resmi eğitim hayatım bitmek üzereydi ve benim farkında olduğum bir şey vardı.

Ben bilgisayar mühendisi olacak adam değildim.Benim sanat yapmam,sinemayla uğraşmam,yazılar yazmam,fotoğrafçılık yapmam elimden gelse dans etmem,elimde viski boynumda fular,Hıncal Uluçla birlikte bale gösterilerine gitmem gerekiyordu.Ve birden beynimde bir flash-back olmuştu.Lise 2'nin ilk günlerinde,sayısal bölümü seçtiğim güne lanet etmekteydim..

Aslında birçok yeri detayına inmeden anlattım sizlere.Neden diye sorucaksanız belki, ilerki günlerde sadece yaşadığım ve şahit olduğum hayattan değil,başka hayatlardan,başka insanlardan alıntı kelimelerde getireceğim size.Şimdilik onlar bende kalsın,zamanla zaten öğreneceksiniz.

Peki nedir bu hayattan kelimeler.. ? Açıkcası herşey. Evet bir sıkıntı,kısıtlama,tarz yada benzeri bi filtre olmayacak burada.Yeri gelecek tanık olduğum,yaşadığım olayları anlatacağım size,yeri gelicek film eleştirileri yapacağım,futboldan konuşacağım,teknolojiden,bilişimden bahsedeceğim,hatta iddaa için kupon önerileri bile vereceğim. O derece kopuk olacağız yani sevgili okurlarım.Zamanı gelecek öyle bir modda olacağım ki çok romantik şeyler anlatacağım,belki üzüleceğiz,belkide güleceğiz kimbilir.Sadece kendimin değil,başkalarının hayatlarından aldığım kelimeleride burada size aktaracağım,sizlerle paylaşacağım.

Size erkek sözü,burada iki şeyden bahsetmeyeceğim.Birincisi din,ikinciside siyaset.Eğer bir gün azıtırda sözümden dönersem hatırlatın bana sevgili okurlarım.

Farkındayım çok uzun bir tanıtma yazısı oldu o yüzden artık sonlandırıyorum.Umarım ayırdığınız şu bı kaç dakikada sizleri kendi sıkıntılarınızdan birazcıkta olsa koparmışımdır.Hatalarımıda mazur görün artık daha ilk yazım o kadar da olsun.

İlerleyen günlerde tekrar görüşmek üzere sevgili okurlarım.Sağlıcakla kalın..

1 yorum: